ABD Başkanı Wilson'un emriyle General James G. Harbord başkanlığında oluşturulan bu inceleme heyetinin asıl amacı Ermenistan üzerinde güdüm kurma olanaklarının araştırılmasıydı. Heyet, Ermenilerin Anadolu ve Kafkasya'daki gerçek durumunu yerinde inceleyerek “Amerikan mandasında bir Ermenistan” kurmanın altyapısını araştıracaktı. Ama aynı zamanda İstanbul ve Türkiye üzerinde bir manda yönetimi tesis etmenin de mümkün olup olmadığını rapor edecekti.
Heyetin kadrosu geniş tutulmuştu. 15'i asker, 31'i sivil, 46 kişiden kurulan Amerikan heyeti, Fransa' daki Amerikan Kuvvetleri mensupları ve Amerikan Yardım Teşkilatı'ndan alınan uzman personelden oluşuyordu.
General Harbord’ un heyetin oluşturulması aşamasındaki tüm tarafsız olma gayretine karşın Amerikan yönetimi, 2’ si subay ve 3'ü sivil 5 Ermeni personeli de heyete sokmuştu. Ancak General Harbord'un bu konudaki tarafsızlığının ilk işareti Robert Kolej'de tarih öğretmenliği yapan Hüseyin Bey (Pektaş) başta olmak üzere, Türk tercümanlara görev vermesinden anlaşılıyordu.
General Harbord’ un heyeti 24 Ağustos 1919'da Amerikan donanmasına ait Martha Washington gemisi ile Fransa'nın Brest limanından hareket etti.
2 Eylül'de İstanbul'a ulaşan Amerikan heyeti 7 Eylül de Haydarpaşa'dan trenle Adana'ya doğru yola çıktı. Mustafa Kemal İstanbul'daki Kuvayı Milliye’cilerden hareket haberini almıştı. Hemen General Harbord'la heyetinin güvenliği ve iyi karşılanmaları konusunda bir tamim yayımladı.
Mustafa Kemal’in ABD heyetine ilişkin tamimi
Erzurum Vilayeti
Hususi 685
1. Amerikalı General Harbord, Mardin, Diyarbekir, Harput ve Malatya, Sivas, Erzincan ve Erzurum üzerinden Anadolu'ya seyahate başlamıştır. Heyetten bir binbaşı ve bir yüzbaşı bugün Sivas'a geldi. General'in Sivas'a ulaşmasına kadar, yolu ve hali keşfetmek üzere, Erzincan'a gidip tekrar General ile buluşmak üzere Sivas'a döneceklerdir. Gerek askeri kumandanlar, gerekse mülkiye memurlarının ve özellikle eşraf ve milli cemiyetler tarafından iyi bir surette kabul edilmesi, kolaylık gösterilmesi ve memleketimiz ve milli cereyanlar hakkında doğru kanaatler edinmesi açısından son derece önem verilmesi rica olunur.
2. Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Heyeti Merkeziyeleri'nin haberdar edilmesi istirham olunur.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Konya üzerinden Adana Tarsus, Mardin ve Malatya'ya giden heyet 20 Eylül'de Sivas'a geldi.
General Harbord aynı gün Mustafa Kemal'le iki saati aşkın bir görüşme yaptı. Anılarında o günü öyle anlatır:
”Tercümanımız Hüseyin Bey aracılığıyla söze ben başladım ve Milli Mücadele taraftarlarının amaçları, durum ve tutumları hakkında dış dünyaya endişe verici haberler yayılmış olduğundan bu konuda bize gerçek bilgi verilmesini istedim. Cevapları gayet açık ve akarsu gibiydi. Tercüman yoluyla olayları ve gerçekleri, düzenli ve açıklamalı anlatıyor, kendini zapt etmekte büyük güçlük çektiği asabi halinden ve elinde tuttuğu güzel tespihi durmadan çekmesinden belli oluyordu. Fakat sonradan öğrendim ki, bir müddet önce sıtmaya yakalanmış ve bizimle görüştüğü sırada sıtma nöbeti içindeymiş.”
General Harbord ile Mustafa Kemal'in görüşmesi sonucunda Amerikan heyeti Milli Mücadele'yi başlatan ekibin bu konudaki kararlılığına şahit oldu.
Harbord bu noktayı şöyle değerlendirir:
“Manda hakkındaki fikirleri bizimki gibi değil, onlar bunu yalnız, bir büyük kardeşin nasihati ve yardımı gibi düşünüyorlar. İç idareye ve dış ilişkilere hiç müdahale etmemek üzere hafif bir ağabeylik hâkimliğini tanımak istiyorlar... Mustafa Kemal Paşa, eğer Barış Konferansı imparatorluğu parçalamaya çalışmakta ısrar ederse, bu zilleti asla kabul etmeyip milli şeref uğruna ölmeyi tercih ederek karşı duracaklarını söyledi. Bu görüşme son derece ilgi çekici oldu. Şunu söylemek zorundayım ki, bu görüşmenin sonucu olarak bende, Mustafa Kemal Paşa ve yakın arkadaşlarının gerçek vatansever oldukları intibaı hâsıl oldu. Anlaşılıyor ki, Türkiye sorununu halletmek için milli mücadelecileri hesaba katmak gerekiyor.”
Harbord Heyeti, Türkiye'den ayrıldıktan sonra vardığı sonuçları bir rapor halinde ABD'de Kongre'ye sundu. Mustafa Kemal Paşa, Harbord'a, rapora eklenmek üzere, Kuvayı Milliye hareketinin amacını, teşkilat yapısını ve Ermeniler, Amerikan yardımı ve Bolşevizm ile ilgili görüşleri içeren bir de muhtıra gönderdi.
Harbord'ın raporu ise ülkeyi ziyaret eden birçok batılı gözlemciden çok daha tarafsızdı. Rapor- da,“Türkler ile Ermenilerin barış içinde yüzyıllarca yan yana yaşadıkları, tehcir sırasında Türklerin de Ermeniler kadar acı çektikleri, Türk köylerinin yakıldığı, savaşa giden Türk köylülerinden en çok yüzde 20'sinin geri dönebildiği, I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Ermenilerin “Türkiye Ermenistan’ı” denilen bölgelerde hiçbir zaman çoğunlukta olmadıkları, Kuvayı Milliye’nin bölgede etkin bir güç haline geldiği belirlenmiştir” denildi.
ABD Kongresi bu rapor üzerine, Nisan 1920 de, Ermenistan'a mandater olunmasını reddetti.
Kaynak: Kansu ŞARMAN – Popüler Tarih Dergisi / 16.Sayı / Aralık 2001
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder