30 Ağustos 2013 Cuma

Bilinmeyen hayatımız


Aşağıda Bn. Clara B. Crebs'in 2. 
Dünya Harbi esnasinda, Amerikan askerî mahfillerinin büyük bir titizilkle muhafaza ettigi sırrı nasıl ögrendiğini okuyacaksınız. 
Amerikan ordusunda subay olan 
kocası ona bir telgraf çekerek meçhul bir istikamete sevkedildiğini ve birligfinin yerini kendisine ancak birkaç ay sonra ifşa edebileceni bildirmişti. 
Üç gece sonra, Bn. Crebs rüyasında bahçe kapısında postacı ile karşılaşarak ondan bir mektup aldığını gördü. 

Zarfın üzerindeki yazılardan, yalnız mektubu gönderenin adresini okuyabilmişti.
Ertesi gün, rüyasında gördüğü adrese bir telgraf çekti. Adres dogru olduğundan, telgraf kısa zamanda kocasının eline ulaştı, tabiatiyle  
telgraf, birlikte kıyametin kopmasına sebep oldu. Zavallı Crebs ise karısına adres blldirmediğini ispat edene kadar akla karayı seçti.

-----------------------------------------

19. asır alimlerinden Cromwell 
Varley, başından geçen bir hadiseyi 
şöyle hikaye etmişti: 
Bir kalp krizi geçiren kızkardeşinin azamî birkaç günden fazla yaşamaması bekleniyordu. Hastalığı esnasinda, Varley, onunkinden kilitli bir kapıyla ayrılmış bir odada yatmıştı. Bir gece, gördüğü bir kabus neticesi uyanan Varley, kızkardeşinin hayalinin odasına girdiğini gördü. Varley pençesinde oIduğu uyuşukluğu yenmeye çalıştığı sırada hayalet "kabusundan kurtulman için seni korkutacağım» dedi. Varley'i korkutmak üzere bir müddet 
boş yere uğraştıktan sonra «Cromwell, ölüyorum!» diye haykırdı. 
Bu feryat Varley'i öylesine korkuttu ki adamcağız derhal yataktan 
fırladı. Fakat iki oda arasındaki kapı hala kilitliydi.
Ertesi sabah Varley, kızkardeşinin odasına girdiğinde, hastadan şu sözleri işitti: «Dün gece rüyamda odana girdiğimi gördüm. Sen bir kabusun pençesindeydin, öleceğinden endişe ettiğimden seni korkutmağa teşebbüs ettim. Nihayet öldüğümü söylemem üzerine uyandın. 

------------------------------------

1912 yılının bir ilkbahar sabahı
Oklahoma'nm Carter şehrinden, John L. Greenlea arkadaşı Manning'le işine'gidiyordu. Her iki arkadaş, bir pamuk ' fabrikasında çalışıyordu.
Manning o sabah endişe içindeydl. 
Rüyalara inanmadığına yemin ettikten sonra, geceleyin gördüğü bir rüyayı anlattı. Pamuk fabrikasının
sece servisinde çalışan oglunun. muazzam makinelerden birine kapıldığını görmüştü. 

Manning daha hikayesini bitirmeden, fabrikanın büyük kapısından içeri girdiler, içeriden hızlı konuşmalar uğultu şeklinde dışarı taşıyordu. Bir düzine kadar işçi, büyük makinelerden birinin etrafında toptanmıştı. Bu grubun ortasında makinelerden birine kapılarak hurdahaş olmuş genç Manning, tanınamayacak halde yerde yatıyordu.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder